Fil Suresi 2. Ayet Okunuşu, Meali ve Tefsiri
Fil Suresi 2. Ayet okunuşu, meali ve tefsiri
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı?
- Diyanet Vakfı: Onların kötü planlarını boşa çıkarmadı mı?
- Elmalılı Hamdi Yazır: Onlarin tuzaklarini bosa çikarmadi mi?
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Tuzaklarını boşa çıkarmadı mı?
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş 2) : Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı?
- Ali Fikri Yavuz: Onların kötü kuruntularını boşa çıkarmadı mı?
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Kılmadı mı tedbirlerini müstağrak tadlîle
- Fizilal-il Kuran: Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı?
- Hasan Basri Çantay: O, bunların kötü plânlarını boşa çıkarmadı mı?
- İbni Kesir: O; bunların düzenlerini boşa çıkarmadı mı?
- Ömer Nasuhi Bilmen: Onların kurdukları tuzağı bozgunluk içinde kılmadı mı?
- Tefhim-ul Kuran: Onların ´tasarladıkları planlarını´ boşa çıkarmadı mı?
- Kuran Yolu: Onların ´tasarladıkları planlarını´ boşa çıkarmadı mı?
Ömer Nasuhi Bilmen
2. Onların kurdukları tuzağı bozgunluk içinde kılmadı mı?
2. Evet.. O kudret ve azameti sonsuz olan âlemlerin Rabbi (Onların) o fîl sâhiplerinin (kurdukları tuzağı) onların Kâbe-i Muazzam’a hakkındaki haince bir şekilde yapmak istedikleri zarar ve ziyanı, bu hususta ki arzularını (bozgunluk içinde kılmadı mı?.) o hilelerini mahv ve yok edip iptâl buyurmuş olmadı mı?.
“Keyd” başkasına haberi olmaksızın bir zarar vukuunu dilemektedir.
“Tadlîl” zâyi kılmak, iptâl etmek mânâsınadır.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır
2. Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı?
2.- Onların tuzaklarını dalalette, fenlerini, düzenlerini sapıklık içinde boğulmuş kılmadı mı? Yani birçok zayiat içinde bırakarak kızıp mahvedip perişan etmedi mi? Bilinir ki keyd, mekr gibi gizli bir suikast tertip etmek, başkasına bir zarar yapmak için gizli bir şekilde tedbir kurmaktır. Ve o şekilde kurulan hileli tedbire ve öyle ince ve hileli tedbire dayanmış olduğundan dolayı harp ve çarpışmaya da denir. Dilimizde keyde, düzen, fend, oyun, dolap, tuzak dahi denir. “Tadlîlin keydi”, idlal (sapıtmak) gibi tedbiri şaşırtmak ve sapıklığa mahkum etmek demek olursa da, teksir (çoğaltma) mânâsıyla beraber gibi ile ulanan ve kaybolmak ve zayi olmak demek olan “dalal”den türemiş olarak bütün bütün kaybettirmekle iptal eylemek mânâsını ifade eder. “Keşşâf sahibi”nin beyan ettiği üzere denilir ki, “dalle” zayi etti (kaybetti) demektir. Nitekim “Kâfirlerin duası boşa gitmektedir.” (Ra’d, 13/14) âyetinde “dalal” bu mânâyadır. Ve babasının mülkünü kaybetmiş olduğundan dolayı İmriü’l-Kays’e de “dalîl” denilmiştir. Bunun için kaybetme ve iptal etme ile tefsir etmişlerdir. Bu mânâ bizde, “filan işte filan adam bütün bütün kaybetti, filan ona kaybettirdi” denilmesine benzer. (fî) de zarflık için olduğu ve zarf, mazruf (zarflanan)u kaplayacağı cihetle, tuzaklarının böyle sapıtma içine bırakılması, sapıklığa batmış kılınması demek olur. Bunu “sadece tedbirlerini şaşırtmadı mı?” diye terceme edivermek kolay gibi gelirse de beyan olunduğu üzere bunda yalnız tedbiri şaşırtmaktan daha yüksek bir mânâ bulunduğundan gaflet edilmemesı gerekir. Çünkü bütün tedbirleri boşa çıkarılmış, hepsi kaybettirilip mahvedilmiş olması da belagatlı bir mânâdır. Onun için “tuzaklarını sapıttırmadı mı?” denilmiyor da “dalalet içinde bırakmadı mı? Sapıklık içinde kılmadı mı?” deniliyor. Soru da takrîrî (itirafa zorlama) olduğundan, “gördün ya kıldı” demektir. Ve ondan dolayı mâtufunda gelecektir. Onların tuzakları, düzenleri ne idi? Tevatüren bilindiği üzere filleriyle gelip Kâbe’yi yıkmak ve San’a’da yaptırmış oldukları Kulleys adındaki kiliseyi onun yerine koyarak halkı ona çevirmekti. Bu gayeye ermek için gizli açık birtakım teşebbüslerde bulunmuşlar, Mekke’nin üç fersah (17.286 km) mesafesinde Mugammes denilen yere kadar gelmişlerken, Mahmud dedikleri fili oradan beri Mekke’ye sevkedemediler. Başlangıçta tedbirleri bununla bozuldu. Sonra da açıklanacağı üzere “asf-ı me’kul” (yenmiş ekin) gibi mahv u perişan oldular. Kâbe’yi yıkamadıktan başka, kendileri helak ve kiliseleri harab oldu gitti, öyle değil mi? İşte böyle bir suikastı böyle bir vaziyette, böyle tersine çevirip de iptal eden ancak Rabbindir. Rabbin onu yaptı.
Fizilal-il Kuran
Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı?
Yani onların düzenlerinin yönünü şaşırtmadı mı? Hedefinden ve amacından sâptırmadı mı? Tıpkı yolunu şaşırıp aradığına ulaşamayan insan gibi. Herhalde o hâtırlatma ile Kureyş’e Allah’ın Kabe’yi koruyup himaye etmesi şeklinde gerçekleşen nimeti hatırlatılmak isteniyor. Çünkü yüce Allah onların güçlü olan fil sahiplerine karşı aciz kaldıkları bir sırada Kabe’yi himaye edip korumuştu. Belki bu hatırlatma onların zayıf ve aciz düştükleri sırada kendilerini koruyan Allah’ı inkar etmelerinden utanmalarına yol açabilirdi. Hz. Muhammed ve O’nunla birlikte olan inanmış azınlığa karşı bugün kendi güçleri ile gururlanmalarını bastırabilirdi. Daha önce yüce Allah kendi evine ve haremine saldırmak isteyen güçleri ezip geçmişti. Herhalde peygamberine ve davasına karşı duran güçleri de ezip geçerdi.
Onların tuzaklarını nasıl boşa çıkardığına gelince bunu da parlak nitelemeler şeklinde açıklamıştır.
İlk Yorumu Siz Yapın