İçeriğe geç

Vakitlerin Duâ Hakkındaki Tesirleri

Peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor:

“İki vakit vardır ki o vakitlerde yapılan duâ makbuldür; o vakitlerde duâ reddolunmaz, sema kapısı açılır, duâsı reddolunan kişiler çok az bulunur: Birisi, ezan okunduğu vakit; diğeri de düşmanın karşısında iken yapılan duadır. ”

“Gecede bir vakit vardır ki o vakte duasını isabet ettirenin duası mutlaka kabul olunur. ”

Resulullah Efendimiz buyurur: “Gece yarısında gök kapısı açılır, bir melek şöyle seslenir: Yok mu duâ eden, duâ etsin duâsı kabul olunacaktır, isteyen yok mu? İstesin istediği verilecektir. Sıkıntısı olan yok mu? Duâ etsin sıkıntısı giderilecektir. O nazik saatte bir kişi yoktur ki duâ etsin de duâsı kabul olunmasın.”

“Sema kapısı açılır ve şu dört yerde duâ kabul olunur: 1- Düşmanla karşı karşıya gelindiğinde, 2- Yağmur yağdığında, 3- Namaz için kâmet yapıldığında, 4- Kâbe-i Muazzama görüldüğünde.

Peygamberimiz buyurur: “Beş gece vardır, onlarda yapılan duâlar reddolunmaz: 1- Receb ayının ilk gecesi, 2- Şaban ayının 15. gecesi, 3- Cuma gecesi, 4- Ramazan bayramı gecesi, 5- Kurban bayramı gecesi. ”

Peygamberimiz buyurdu: “Ramazanda Hakkı zikreden affolunur. Haktan isteyen pişman olmaz.

Resûlullah buyurdu: “Kur’an-ı Kerim’in her hatminde kabul olunur bir duâ vardır. ”

Duânın kabulü için vaktin çok önemi vardır. Çünkü öyle vakitler vardır ki onda yapılan duâlar hiç bir zaman reddolunmaz, istenilen verilir ve kulun duâsı geri çevrilmez. Yeter ki hüsnü niyet bulunsun.

Resûlullah buyurdu: “Farz olan bir namazı kılan kimse için kabul olunur bir duâ vardır. ”

Resûl-i Ekrem buyurdu: “Ben rükû ve secdede Kur’an okumaktan nehyolundum. Rükû ve secdede Kur’an okumaktan men olundum. Rükûda Cenab-ı Hakka tâzim edip secdede duâ etmeğe gayret ediniz ki duânız kabul olmağa lâyık olsun. ”

Resûlullah buyuruyor: “Gözleriniz yaşardığı vakitte hemen duâ edin. Zira o andaki duânız makbuldür.”

Hz. İsâ aleyhisselâm, gözleri yaşardığı vakit çok duâ ederdi. Peygamberimiz de bu hususta bizlerin duâ etmesini öğütledi.

Bazı insanlar, gaflete dalarlar, işte o anda Allah’a duâ etmek lâzımdır. İnsanlar gaflette iken, sen eğer Hakka tam manasiyle bağlanırsan, senin duân müstecâbdır, yalvarmaların yerindedir. Cenab-ı Hak hiç bir kulunu boş bırakmaz, onu mahcup etmez. Bir insana duâ etmek fırsatı verildiği zaman bu fırsatı kaçırmamalıdır. Çünkü fırsat her zaman ele geçmez, sonra pişman olmak faide vermez.

Muaz İbni Cebel diyor ki: “Ey insan, mutlaka bir kimseler ile oturursan, onlar söze dalarlar. Sen onları gafil gördüğün vakit, hemen Rabbine teveccüh et, ihlâsla duâ et.”

işte insan Rabbine karşı böyle içtenlikle sığınırsa, Mevlâ onun yalvarışlarını boşa çıkarmaz, onu perişan bırakmaz. Allah’ın lutfu keremi sonsuzdur.

Kimi vakitler duâ için çok elverişlidir, bazı vakitler vardır ki çok müessirdir. O vakte duâsı isabet eden kimse mahrum kalmaz, perişan olmaz.

Büyük bilginlerimizden Celaleddin Süyutî Hazretleri duâ hakkında çok önemli açıklamalar yapmıştır. Bilhassa duânın kabulünün sebeplerini saymış, hangi duânın makbul olduğunu açıklamıştır. Bunlara riayet eden müslüman, duasının semeresini görecek ve yüce Rabbine sığınacaktır.

Her şey Allah’ın takdir ve iradesiyle husule gelmektedir. Zaman ve mekânını bulmak ve o nâzik saatleri kollamak lâzımdır. Müslüman kazancının fazlasını arayacak ve kazancı varsa onu arayıp bulacaktır.

Tek Yorum

  1. gulcan gulcan

    Bu konular cok guzel kitap halinde ulasabilrcegimiz bir kaynak varmi.
    Allah razi olsun.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.