İçeriğe geç

Duaların Kabul Olmasının Keyfiyyeti ve Faydalanma Usülleri

Duaların Kabul Olmasının Keyfiyyeti ve Faydalanma Usülleri

Duaların kabul olmasının keyfiyyeti ve faydalanma usülleri.

Vücutta bulunan bir hastalığın doktor tarafından belli ilaçlarla tedavi edilebilmesi için, hangi hastalığa hangi ilacın şifa getireceği, verilecek ilacın miktarı, terkibi, mevsim ve muhiti elbette iyice bilinmelidir. Her şeyin bir şey için faydalı olmasının yanında, o şey yerinde, zamanında ve uygun ölçüde kullanılmayınca fayda yerine zarar getirir. Bu ifade edilen husus bir gerçektir. Bu hususun gerçek olduğu kesin olarak bilinince, ruhani ve nefsani tedavilerin, bunlara uygulanacak manevi ilaçların da aynı esaslar dairesinde tatbiki değişmez bir yaratılış kanunudur.

Manevi doktorlarda da manevi hastalıklar için alınan ilaçlarda teşhis, ölçü, zaman, mekan, fazlalık ve noksanlıktan kaçınmak gibi hususlara kesinlikle riayet etmek esastır. Aksi taktirde ya netice alınamaz, yahutta fayda yerine zarar görülür. Maddi sahada da manevi sahada da her şey zıddı ile tedavi edilir. Mesela maddi bir hastalığın ilacı, o hastalığın zıddı olan şeydir. Manevi hastalıklar da tıpkı böyle zıddı ile tedavi edilir. Ruhani bir hastalık önce ruhani bir tabibe arz edilir. Bundan sonra söz veya hareket olarak tedaviye devam edilir.

Korkan bir kimse  “Ha” ve  “Mîm” harfiyle çok çok dua eder. “Hâ” harfi soğuk ve yaş, “mim” harfi de sıcak ve kurudur. Bu iki harf burada Esmâ-i Hüsnü’dan “Hayy, Hannân, Mennân, Haliym, Hakiym, Mü’min” ism-i şerifleri ile ilgilidirler. Bundan sonra manevi tabip, bu isimleri (48) kırk sekiz defa tekrar etmelidir. Bu tekrardan sonra Cenabı Hakk’ın Zât ismine mahsus olan İsm-i A’zam’mı düşünmeli, bu esnada yapılacak zikir “Elif’in kat’ı, “He”nin ref i ve meddi ile “Yâ Allâh, yâ Allâh, yâ Allâh” diyerek (66) altmış altı defa Zât ismini zikretmelidir.

Zikre devam ederken karşılık görmesi beklenen veya Cenabı Hakk’tan istenen şey ne ise istenmeli, neden sakını-lıyorsa ve Cenabı Hakk’ın kendisini ne hususta korumasını istiyorsa, o husus için O’na sığınarak bu tertibi tatbik etmelidir. Daha sonra Esmâ-i Hüsnâ’dan “Yâ Hannân, yâ Haliym, yâ Mü’min” isimlerini (48) kırk sekiz defa tekrar etmelidir. Bu husus “Hâ” ve “Mim” harflerine mahsustur.

Bundan sonra İsm-i Celâl’i (16) on altı defa tekrar etmelidir. Bir elif, iki lâm ve bir de hâ’dan ibaret olan ism-i celâl’i usülüne göre okuduktan sonra açlık için “Samed” ismi ile, tevbekârlık için “Hâdî, Raşiyd, Mürşid” isimleriyle, fakir ve hakir için “Ğaniyy, Muğnî, Mün’ım, Zit tavl” isimleriyle, her yönden zayıf kimse için “Kaviyy ve Metiyn” isimleriyle, zillet sahibi kimse için “Azıym ve Aziyz” isimleriyle, acz içinde olan kimseler için “Kahhâr ve Kadiyr” isimleri ile, aklı güçlendirmek için “Müallim, Aliym” isimleri ile yalvarmalıdır.

Diğer isimlerle dua da böyledir. Hangi maksat için Cenabı Hakk’a yalvarılacaksa, o şeyin O’na mahsus Zât ve Sı-fât ismiyle yalvarılmalıdır. Hâle münâsip olan isimler, dua için münâsip olanlardır.

İmâm-ı Gazâlî, Abdurrahman b. Avf ve Zührî (r.anhü-mâ)’nm bu husustaki görüşlerini ve yazdıklarını esas alıp marifet sahibi bazı büyüklerden naklederek, herhangi bir malın korunması, bulunması temini hususlarında yukarıdaki tertibi yazar ve Esma-i Hüsna’nın belli ölçüler içerisinde zikrini tatbik ederlerdi.

Kategori:Esmaül HüsnaVefk

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.